25 Eylül 2008 Perşembe

türk edebiyatını etkileyen öğeler


1-)Türk Edebiyatının Oluşumundaki Etkenler
- Gök Tanrı inancı (Çoktanrılı inanç)
- Budizm, Mani dini
- Göçebe hayat
- Türkçe yabancı dillerin etkisinden uzak olma, yalınlık
- Türler: Destan, Koşuk, Sagu
- Geleneksel yapı, sözlü anlatım manzum anlatım

2-)İslamiyet Dönemi Türk Edebiyatı
- Yerleşik hayat
- Müslümanlık
- Arapça ve Farsçanın Türkçe üzerine etkileri
- Halk Edebiyatı ve Divan Edebiyatı
- Türler: Gazel, Kaside, Koşma, Türkü

3-) Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı
- Tanzimat
- Batılı yaşam tarzı
- Yeni fikirler
- Türkçe üzerinde Batı dillerinin etkisi
- Türler: Roman, gazete, tiyatro, gazete, deneme


Yazan: Fadıl

mankenler


İşte manken adaylarımız:))
(Bu arada..)
Tibeeeet!!!
Bak bu son yıl, daha çok ders çalış, bizi ve aileni üzme:))

begüm


Yani Begüm Zülam Hanım, şu fotoğrafı çekene kadar ne uğraştırdın bizi... Bak, bir şey oldu mu, ne güzel de çıkmışsın:))

harun hoca'mız


Okulumuzun emektar müdür yardımcısı Harun Bey. Hep çalışır, karınca misali... Arada bir bize kızar:)) Ama hemencecik de unutur. Seviyoruz onu:))

bu aralar


Bu aralar sevgili Münevver pek efkarlı, ara ara gözyaşlarına boğuluyor. Sebebi ne ola ki...

müge



Bu arada Müge de elbette ki kendi "şovunu" yaptı:))

ayşe'miz



Sevgili Ayşe'mizin doğum günüydü. Öğle arasında ona bir sürpriz yaptı sınıf arkadaşları. Güzel anlardı.

Anlatım Bozukluğu/Genel Uyarılar


1. Gereksiz sözcük kullanmak “duruluğu” bozar.


2. Gereksiz sözcük, cümlede anlamdaşı olan sözcüktür.


3. Bu, “cümleden çıkarıldığında anlam değiştirmeyen sözcük” ifadesiyle de sorulabilir.
Örnek: Yeni projeler için teklif ve önerilerinizi bekliyoruz.(teklif/gereksiz)
Örnek:Aylin’i aradım ve onu uyardım.(‘onu’ cümleden çıkarılabilir.)


4. Yardımcı eylemin gereksiz kullanılması da “duruluk” kavramıyla ilgilidir.


5. Yerine bir ek kullanılabiliyorsa yardımcı eylem gereksizdir.

Örnek: Anlatmış olduğum bu olay gerçektir.(Anlattığım…olacak)


6. “Gereksiz” bir sözcüğü bulmak, öğrencinin (kişinin) genel birikimiyle ilgilidir. Burada belirleyici olan, “öğrencinin belleğindeki sözlüktür” ve sözcüklerin burada nasıl tanımlandığıdır.

7. Aynı durum “sözcüğün yanlış anlamda kullanılması”nda da söz konusudur. Yanlış, eksik bilgiler (bu anlamda) sorun yaratır.
Örnek: Memurun aylık kazancı mutfak masraflarına bile yetmiyor. (“kazanç” değil “gelir”.)

8. “Kendi” dönüşlülük zamiri anlamı pekiştirmek için özne veya nesneyle öbekleşir. Bu durumda anlatım bozukluğu yapmaz.
Örnek: Bu resmi ben kendim yaptım.(Doğru bir cümle!)

9. Öznenin veya tamlayan sözcüğün kullanılması “duruluğu” bozmaz.
Örnek: Ben bu sorunun cevabını biliyorum.
Senin evin nerede? (Doğru bir cümle!)


10. Kipte anlam kayması anlatım bozukluğuna yol açmaz.
Örnek: Senin işin ne zaman bitiyor? (Doğru bir cümle!)


11. Devrik cümle anlatım bozukluğunun bir nedeni değildir.

12. “Sözcüğün yanlış anlamda kullanılması”, “sözcüğün yanlış yerde kullanılması”, “anlamca çelişen sözcüklerin aynı cümlede kullanılması” açıklık kavramıyla ilgilidir.
Örnek: Polisin görevi huzuru sağlamakla sınırlıdır. (Görev değil yetki: Yanlış anlam.)
Hiçbir yardım isteyebileceği yakını yoktu. (Yanlış yer: …hiçbir yakını…)
Beni mutlaka aramış olabilir. (Anlam çelişkisi)

13. Bir cümleden farklı farklı anlamlar çıkarılabiliyorsa o cümle “açık” değildir. Dolayısıyla, “açık cümlede” anlam tektir ve nettir.


14. Sözcüğün yanlış anlamda kullanılması, “yazılışı” veya “anlamı” birbirine benzeyen sözcüklerin birbirleriyle karıştırılmasından kaynaklanır.

Örnek: Düşünce silahtan daha etkindir. (“etkilidir” olacak.)


15. Sözcüğün yanlış yerde kullanılması görev belirsizliğine yol açar. (sıfat-zarf) Bu durum da anlam bulanıklığının nedenidir.

Örnek: Barlar su gibi biraların içildiği yerlerdir. (su gibi içmek…)



16. Yanlış yapılandırmada sözcüğün gereksiz veya yanlış bir ek alması söz konusudur.

Örnek: Kentimizi çirkinletmeye kimsenin hakkı yok. (çirkinleştirmeye…)


17. Sıfat tamlamaları veya isim tamlamaları ortak tamlananla ya da ortak tamlayanla kullanılabilir. Ancak bir isim tamlamasıyla bir sıfat tamlamasını bu şekilde birleştiremeyiz.

Örnek: Bu bölgede Akdeniz ve karasal iklim özellikleri görülür. (…Akdeniz iklimi ve karasal iklim…)


18. Tamlayanı nicelik bildiren sıfat tamlamalarında tamlanan –lar –ler ekini kullanamaz.

Örnek: Onca yaraların ardından yeni bir aşk yaratamazsın. (onca yara…)


19. Nicelik bildiren sıfat tamlamaları özneyken yüklem de –lar –ler’i kullanamaz. (Buna özne-yüklem uyuşmazlığı denir.)

Örnek: İki kafadar işleri yarım bırakıp maça gitmişler.


20. Belirtili isim tamlaması, çokluktan parça bildiriyorsa tamlayan eki –ın –in yerine -dan –den kullanılabilir. Böyle bir durum yoksa kullanılmaz.

Örnek: Evlerin ikisi kiralandı.Evlerden ikisi kiralandı. (Doğru)
Evlerin hepsi kiralandı.Evlerden hepsi kiralandı. (yanlış)



21. Sözcük düzeyinde anlatım bozukluklarında genel kültürün, cümle düzeyinde anlatım bozukluklarında ise dilbilgisinin önemli olduğu unutulmamalıdır.


22. Cümle düzeyinde anlatım bozukluklarında örnekler birbirine benzer. Buradaki neden-sonuç ilişkisi hemen hemen aynıdır. Bu yüzden sorunu saptamak ve soruyu çözmek daha kolaydır.
Örnek: Odana gir ve çıkma.(odandan) / Eve gitti, henüz dönmedi. (evden)

23. Kurallı bileşik fiillerin kendine özgü anlamları vardır. Bu fiillerle aynı anlama gelebilecek sözcükler kullanmak duruluğu bozar.
Örnek: Belki uğrayabilirim. (yeterlik-olasılık)
Soruları hemencecik çözüverdim. (tezlik)
Uzun süre bakakaldık. (sürerlik)


24. Yüklemdeki –lar –ler insanlar için kullanılır.
Örnek: Çocuklar eğleniyor.(Doğru) / Çocuklar eğleniyorlar. (Doğru)
Kuşlar uçuşuyor. (Doğru) / Kuşlar uçuşuyorlar. (Yanlış)


25. Kişileştirme sanatında yüklem –lar –ler ekini isterse kullanır, istemezse kullanmaz.
Örnek: Geçmiş yıllar hatıralardan bize el sallıyorlar.(kişileştirme)


26. “Herkes, kimse, hepsi, birçoğu” gibi belgisiz zamirler özneyken, yüklem daima tekildir.
Örnek: Herkes onun gibi başarılı ve varlıklı bir sanatçı olmak için hiç durmadan çalışıyorlar. (yanlış)

27. Belirtili isim tamlamasında tamlayanla tamlananın yer değiştirmesi veya bunların ayrı ayrı sıfat olması anlatım bozukluğuna yol açmaz.
Örnek: Duyulmuyor sesi dalgaların.

28. Belirtisiz ad tamlamasında tamlayanla tamlanan arasına herhangi bir sözcük girmez.
Örnek:
Adana Eski Valisi İzmir’deymiş.(yanlış)
(Eski Adana Valisi…)


29. ya … ya bağlacı kesinlik zarfı olarak kullanılmaz.
Örnek: Bu maçı ya kazanacağız ya kazanacağız. (yanlış)

30. Olumlu cümlelerin sonunda “ki” bağlacı vurgu amacıyla kullanılamaz.
Örnek: Ödevlerimi bitirdim ki. (yanlış)…bitirmedim ki (doğru)


31. Ne…ne bağlacı olumsuzluk bildirir.Bu durumda yüklemin de olumsuz kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
Örnek: Ne seni ne de onu affetmeyeceğim. (affedeceğim)
yanlış doğru


32. Aynı anlamdaki bağlaçların birlikte kullanılması duruluğu bozar.
Örnek: Çalıştım; ama ne var ki kazanamadım.

33. Yan cümleciklerin biri olumlu diğeri olumsuzsa bunlar ortak kullanılamaz. (Ekfiil eksikliği)
Örnek: Hangisinin başarılı, hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.

34. Özneler farklıysa ekfiiller ortak kullanılmaz. (ekfiil eksikliği)
Örnek: O uyuyor, ben çalışıyordum. (uyuyordu)

35. Cümlede birden fazla yargı varsa bunlar çatı yönüyle birbirleriyle uyum sağlamalı; yani yargıların biri etken diğeri edilgen olamaz. (Çatı uyuşmazlığı)
Örnek: Okunup özetleyecek.(yanlış) (okuyup özetleyecek / Okunup özetlenecek) (doğru )


36. Anlam belirsizliğine yol açacaksa tamlayan zamir düşemez.

Örnek: Resmini gördüm. (senin mi onun mu?)


37. Virgülün veya noktalı virgülün gerektiği halde kullanılmaması anlam belirsizliğine dolayısıyla anlatım bozukluğuna yol açar.

Örnek: Sinema, tiyatro ve romanı da etkiledi. (sinema; …)


38. Nesnenin gereksiz kullanılması, nesnenin gerektiği halde kullanılmaması, ortak olmayan nesnenin ortak kullanılması birbirinden farklıdır.

Örnek: Arkadaşları aradım ve onları buldum. (gereksiz)
Onun fotoğraflarına baktım ve özlediğimi anladım. (ve onu…eksik)
Şarkıcının sesini beğenmedim ve dinledim. (Ortak değil: Şarkılarını dinledim.


39. Yönelme, bulunma, ayrılma anlamlarıyla üç ayrı dolaylı tümleç vardır. Özellikle sıralı cümlelerde bunları ayrı ayrı kullanmak gerekebilir.

Örnek: İzmir’e uçakla gitti, otobüsle döndü. (oradan)


40. Deyimleri anlam çerçeveleri dışında kullanmak, deyimlerin kalıplaşmış yapısını değiştirmek anlatım bozukluğuna yol açar.

Örnek: Korkudan elimiz böğrümüzde kalmıştı. (korkudan değildir; çaresizliktendir…)


41. Eşgörevli sözcüklerin ortak ek kullanması anlatım bozukluğuna yol açmaz.

Coşku uyuyor, Doğan çalışıyordu. (doğru)

19 Eylül 2008 Cuma

14 Eylül 2008 Pazar

yazarlar/1


NURULLAH ATAÇ
*Cumhuriyet döneminin en önemli deneme ve eleştiri yazarı olan Ataç, özel öğrenimle kendisini yetiştirmiş, yaşamının büyük bir bölümünde çevirmenlik yapmıştır.
*Edebiyata şiirle başlamış ancak deneme ve eleştiride karar kılmıştır.

*Türkçenin özleşmesi, yeni şair ve yazarların sanat dünyasına tanıtılması konusunda öncülük etmiştir.

*Dildeki bütün yabancı sözcüklerin atılması taraftarıdır.
*Özellikle Türkçenin özleşmesi, devrik cümleye dayalı anlatımın benimsenmesi… yolunda çok çalışmıştır. Ataç, bir devrik cümle ustasıdır.

*Yunan, Latin, Fransız ve Rus klasiklerinin çoğunu dilimize kazandırmıştır.

*Eserleri; Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Okuruma Mektuplar, Günce, Söz Arasında, Dergilerde.

Yazan: Sima

13 Eylül 2008 Cumartesi

Edebi Topluluklar



1923–1940 Yılları Arasında Ortaya Çıkan Edebiyat Toplulukları/Eğilimleri



a) Memleket Edebiyatı:

Anadolu’yu ve Anadolu insanını anlatmaya çalışan bu anlayışın temelleri Ziya Gökalp ve Mehmet Emin Yurdakul gibi sanatçılar tarafından atılmıştır.
Şiirde hece ölçüsünü ve halk şiiri nazım biçimlerini kullanan sanatçılar yalın bir dille eseler vermişler, mahalli söyleyişleri edebiyata sokmuşlardır.


b)Mistik-Ruhçu Edebiyat Anlayışı:

Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Asaf Halet Çelebi gibi sanatçıların temsil ettiği mistik-ruhçu edebiyat anlayışı, manevi değerlere ve ruhun üstünlüğü ilkesine büyük önem vermiş, bu doğrultuda eserlere yansımıştır.
Mistik-ruhçu görüş maddeci (materyalist) dünya görüşüne karşı çıkıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdülhak Şinasi Hisar gibi sanatçılar da rüya, hayal ve hatıralara yönelmiştir.


c) Yedi Meşaleciler

*Beş hececileri reddetmişlerdir; ancak onların devamı olmaktan öteye gidememişlerdir.

*Edebiyatta daima yenilik, canlılık, içtenlik, ilkesini benimsemişlerdir.

*”Sanat için sanat” ilkesiyle yazmışlardır.

*Edebiyatın geleneksel imgeleri yerine yenilerini bulup kullanmayı amaçlamışlardır.

*Batılı bir sanat anlayışına sahiptirler. Fransız sembolistlerini örnek almışlardır.

*Sanatçıları: Kenan Hulusi Koray, Cevdet Kudret Solok, Muammer Lütfi Bahşi, Sabri Esat Siyavuşgil, Yaşar Nabi Nayır, Vasfi Mahir Kocatürk, Ziya Osman Saba.

ç) Serbest Şiir Anlayışı

*1930’lu yıllarda ortaya çıkmıştır.

*Edebiyatımızdaki öncüsü Nazım Hikmet’tir.

*Rus şair Mayakovski’nin Fütürizminden etkilenmiştir.

*Zamanla, Enis Behiç Koryürek, Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat gibi şairler de serbest tarzın önemli isimleri olmuştur.

Yazan: Sima

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı


Genel Özellikleri

*”Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı” ana hatlarıyla 2’ye ayrılır;

1)1923–1940 Arası:

*Halkın anlayacağı yalın bir dil kullanılmıştır.
*Şiirde hece ölçüsü öne çıkmıştır, bunun yanında serbest tarzda şiirler de yazılmıştır.
*Cumhuriyet ideolojisi doğrultusunda eserler de verilmiştir.
*"Milli Edebiyat" döneminde başlayan Anadolu’ya yönelme Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir.
*"Sanat toplum içindir." ilkesi öne çıkmıştır.
*Edebiyatın hemen hemen her türünde eserler verilmiştir.
*Toplumsal, siyasal ve günlük hayat eserlerde daha çok görülmüştür.
*Kurtuluş Savaşı'nın etkileri de bu dönem eserlerinde görülür olmuştur.
*Önceki dönemlerde eserler veren Abdülhak Hamit Tarhan, Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi Gürpınar gibi yazarlar bu dönemde de yazmaya devam etmiştir.
*Bunun yanında Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu da edebiyat dünyasının yanı başında yer almıştır.


Not: Sima'ya katkıları için teşekkür ediyoruz.

11 Eylül 2008 Perşembe

sınıf


Pırıl, YECP, Bay Veli, Rezzan, Tuğse, Müge poz verme derdinde. Ama köşede sevgili Ayşe'miz bakın ders arasında bile çalışıyor:)) Müge Hanım bak da ibret al! Prenseslik öyle oylamalarla elde edilebilecek bir "ünvan" değildir. Lutfen daha çok çalışınız:)) Bu arada bayanlarımızın tiyatro grubunun önemli isimlerinden oldukları nasıl da anlaşılıyor:))

gitar


Armağan edeceğimiz kitabın kapağı. İşin ciddiyetini anlayın diye yayımlıyoruz bunu: ))

10 Eylül 2008 Çarşamba

paragraf çalışması


Adana Koleji'nin özellikle 12. sınıf öğrencilerine duyurulur!
Yukarıdaki paragrafın;
konusunu,
ana düşüncesini,
yardımcı düşüncelerini,
anlatım biçimini
ve
anlatım özelliklerini
yorum bölümüne doğru olarak yazana Michel del Castillo'nun "Gitar" adlı romanını armağan edeceğiz.
Birden fazla doğru yanıt olduğunda kitabı kazanan, bize ilk ulaşan öğrenci olacaktır. İyi çalışmalar: ))

sima sena


12/C'nin ÖSS'de iddialı öğrencilerinden sadece iki kişi: Sena ve Sima. Bakın, Sima hemen mahcup oldu bu iltifattan ve objektife bakamadı: ))

12/E Dil Sınıfı


Ebru'su, Verda'sı, Didem'i, Melike'si, Ayşen'i, Burak'ı, Mel'i, Gülgün'ü, Şebnem'i ve İpek'leriyle 12/E Dil Sınıfı. Bu yılki YDS'de onlardan çok şey bekliyoruz.

okulum, güzel okulum


Yarım yüzyıla yaklaşan koca çınar: Adana Koleji/bir "tarz" okulu.

9 Eylül 2008 Salı

rtm


Muhteşem üçlü (hani hep böyle "klişe" ifadeler kullanılır ya, biz de uyalım dedik.) Gerçi Mügeciğimiz kısmen çıkmış. Olsun, bu poz bile onun zarifliğinin sıradan bir göstergesi. Sevginiz sonsuz olsun.

sınıftan


12/C'den bir grup. Yeni gelen arkadaşlarımız biraz çekingen davrandılar, şimdilik uzak durdular; ama kaynaşılacak elbette... Hanımları biraz habersiz yakaladık. Tam da süsleniyorlardı. Olsun, biz hep ne diyoruz; en iyisi doğallık, yalınlık ve duruluktur. Bu arada oylamamızda Müge Hanım, her zaman olduğu gibi Yağmur Hanım'ın önünde prenseslik yarışında.
Duyduğumuza göre sınıfı terk eden bazı arkadaşlar burayı pek özlüyorlarmış. Ne diyelim, hasret zor iş: ))

8 Eylül 2008 Pazartesi

tiyatro


2007-2008 döneminde sahnelediğimiz "Son Oyun" adlı oyunumuzun dekorundan bir kare. Hacivat ve Karagöz'ün geriye dönüşle bugünden geçmişe yönelip bir eleştiri ve özeleştiri yaptıkları bu oyunda 12/C sınıfı öğrencilerinden Tuğse, Sima, Müge ve İpek Hanımlar rol aldı. Yardımcı yönetmenliği de aynı sınıftan Rezzan Hanım yaptı. Seyri güzel bir oyundu. Özellikle Müge Hanım'ın "performansı" izlenmeye değerdi.

müze gezisi




Müze gezisinden benzer birkaç kare: YECP, Tuğse ve Rezzan: ))

merhaba


Bloğumuzda Adana Koleji lise son sınıflarının Edebiyat / Dil ve Anlatım derslerinin daha çok ÖSS'ye yönelik çalışmaları yer alacaktır. Burada sınav sorularını, anlam ve paragraf konularını, çeşitli dilbilgisi başlıklarını,alt başlıklarını; yazarları, şairleri, romanları kısacası insana ve tabi ki öğrenciye dair her bir ayrıntıyı ele alacağız.