25 Eylül 2008 Perşembe

Anlatım Bozukluğu/Genel Uyarılar


1. Gereksiz sözcük kullanmak “duruluğu” bozar.


2. Gereksiz sözcük, cümlede anlamdaşı olan sözcüktür.


3. Bu, “cümleden çıkarıldığında anlam değiştirmeyen sözcük” ifadesiyle de sorulabilir.
Örnek: Yeni projeler için teklif ve önerilerinizi bekliyoruz.(teklif/gereksiz)
Örnek:Aylin’i aradım ve onu uyardım.(‘onu’ cümleden çıkarılabilir.)


4. Yardımcı eylemin gereksiz kullanılması da “duruluk” kavramıyla ilgilidir.


5. Yerine bir ek kullanılabiliyorsa yardımcı eylem gereksizdir.

Örnek: Anlatmış olduğum bu olay gerçektir.(Anlattığım…olacak)


6. “Gereksiz” bir sözcüğü bulmak, öğrencinin (kişinin) genel birikimiyle ilgilidir. Burada belirleyici olan, “öğrencinin belleğindeki sözlüktür” ve sözcüklerin burada nasıl tanımlandığıdır.

7. Aynı durum “sözcüğün yanlış anlamda kullanılması”nda da söz konusudur. Yanlış, eksik bilgiler (bu anlamda) sorun yaratır.
Örnek: Memurun aylık kazancı mutfak masraflarına bile yetmiyor. (“kazanç” değil “gelir”.)

8. “Kendi” dönüşlülük zamiri anlamı pekiştirmek için özne veya nesneyle öbekleşir. Bu durumda anlatım bozukluğu yapmaz.
Örnek: Bu resmi ben kendim yaptım.(Doğru bir cümle!)

9. Öznenin veya tamlayan sözcüğün kullanılması “duruluğu” bozmaz.
Örnek: Ben bu sorunun cevabını biliyorum.
Senin evin nerede? (Doğru bir cümle!)


10. Kipte anlam kayması anlatım bozukluğuna yol açmaz.
Örnek: Senin işin ne zaman bitiyor? (Doğru bir cümle!)


11. Devrik cümle anlatım bozukluğunun bir nedeni değildir.

12. “Sözcüğün yanlış anlamda kullanılması”, “sözcüğün yanlış yerde kullanılması”, “anlamca çelişen sözcüklerin aynı cümlede kullanılması” açıklık kavramıyla ilgilidir.
Örnek: Polisin görevi huzuru sağlamakla sınırlıdır. (Görev değil yetki: Yanlış anlam.)
Hiçbir yardım isteyebileceği yakını yoktu. (Yanlış yer: …hiçbir yakını…)
Beni mutlaka aramış olabilir. (Anlam çelişkisi)

13. Bir cümleden farklı farklı anlamlar çıkarılabiliyorsa o cümle “açık” değildir. Dolayısıyla, “açık cümlede” anlam tektir ve nettir.


14. Sözcüğün yanlış anlamda kullanılması, “yazılışı” veya “anlamı” birbirine benzeyen sözcüklerin birbirleriyle karıştırılmasından kaynaklanır.

Örnek: Düşünce silahtan daha etkindir. (“etkilidir” olacak.)


15. Sözcüğün yanlış yerde kullanılması görev belirsizliğine yol açar. (sıfat-zarf) Bu durum da anlam bulanıklığının nedenidir.

Örnek: Barlar su gibi biraların içildiği yerlerdir. (su gibi içmek…)



16. Yanlış yapılandırmada sözcüğün gereksiz veya yanlış bir ek alması söz konusudur.

Örnek: Kentimizi çirkinletmeye kimsenin hakkı yok. (çirkinleştirmeye…)


17. Sıfat tamlamaları veya isim tamlamaları ortak tamlananla ya da ortak tamlayanla kullanılabilir. Ancak bir isim tamlamasıyla bir sıfat tamlamasını bu şekilde birleştiremeyiz.

Örnek: Bu bölgede Akdeniz ve karasal iklim özellikleri görülür. (…Akdeniz iklimi ve karasal iklim…)


18. Tamlayanı nicelik bildiren sıfat tamlamalarında tamlanan –lar –ler ekini kullanamaz.

Örnek: Onca yaraların ardından yeni bir aşk yaratamazsın. (onca yara…)


19. Nicelik bildiren sıfat tamlamaları özneyken yüklem de –lar –ler’i kullanamaz. (Buna özne-yüklem uyuşmazlığı denir.)

Örnek: İki kafadar işleri yarım bırakıp maça gitmişler.


20. Belirtili isim tamlaması, çokluktan parça bildiriyorsa tamlayan eki –ın –in yerine -dan –den kullanılabilir. Böyle bir durum yoksa kullanılmaz.

Örnek: Evlerin ikisi kiralandı.Evlerden ikisi kiralandı. (Doğru)
Evlerin hepsi kiralandı.Evlerden hepsi kiralandı. (yanlış)



21. Sözcük düzeyinde anlatım bozukluklarında genel kültürün, cümle düzeyinde anlatım bozukluklarında ise dilbilgisinin önemli olduğu unutulmamalıdır.


22. Cümle düzeyinde anlatım bozukluklarında örnekler birbirine benzer. Buradaki neden-sonuç ilişkisi hemen hemen aynıdır. Bu yüzden sorunu saptamak ve soruyu çözmek daha kolaydır.
Örnek: Odana gir ve çıkma.(odandan) / Eve gitti, henüz dönmedi. (evden)

23. Kurallı bileşik fiillerin kendine özgü anlamları vardır. Bu fiillerle aynı anlama gelebilecek sözcükler kullanmak duruluğu bozar.
Örnek: Belki uğrayabilirim. (yeterlik-olasılık)
Soruları hemencecik çözüverdim. (tezlik)
Uzun süre bakakaldık. (sürerlik)


24. Yüklemdeki –lar –ler insanlar için kullanılır.
Örnek: Çocuklar eğleniyor.(Doğru) / Çocuklar eğleniyorlar. (Doğru)
Kuşlar uçuşuyor. (Doğru) / Kuşlar uçuşuyorlar. (Yanlış)


25. Kişileştirme sanatında yüklem –lar –ler ekini isterse kullanır, istemezse kullanmaz.
Örnek: Geçmiş yıllar hatıralardan bize el sallıyorlar.(kişileştirme)


26. “Herkes, kimse, hepsi, birçoğu” gibi belgisiz zamirler özneyken, yüklem daima tekildir.
Örnek: Herkes onun gibi başarılı ve varlıklı bir sanatçı olmak için hiç durmadan çalışıyorlar. (yanlış)

27. Belirtili isim tamlamasında tamlayanla tamlananın yer değiştirmesi veya bunların ayrı ayrı sıfat olması anlatım bozukluğuna yol açmaz.
Örnek: Duyulmuyor sesi dalgaların.

28. Belirtisiz ad tamlamasında tamlayanla tamlanan arasına herhangi bir sözcük girmez.
Örnek:
Adana Eski Valisi İzmir’deymiş.(yanlış)
(Eski Adana Valisi…)


29. ya … ya bağlacı kesinlik zarfı olarak kullanılmaz.
Örnek: Bu maçı ya kazanacağız ya kazanacağız. (yanlış)

30. Olumlu cümlelerin sonunda “ki” bağlacı vurgu amacıyla kullanılamaz.
Örnek: Ödevlerimi bitirdim ki. (yanlış)…bitirmedim ki (doğru)


31. Ne…ne bağlacı olumsuzluk bildirir.Bu durumda yüklemin de olumsuz kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar.
Örnek: Ne seni ne de onu affetmeyeceğim. (affedeceğim)
yanlış doğru


32. Aynı anlamdaki bağlaçların birlikte kullanılması duruluğu bozar.
Örnek: Çalıştım; ama ne var ki kazanamadım.

33. Yan cümleciklerin biri olumlu diğeri olumsuzsa bunlar ortak kullanılamaz. (Ekfiil eksikliği)
Örnek: Hangisinin başarılı, hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.

34. Özneler farklıysa ekfiiller ortak kullanılmaz. (ekfiil eksikliği)
Örnek: O uyuyor, ben çalışıyordum. (uyuyordu)

35. Cümlede birden fazla yargı varsa bunlar çatı yönüyle birbirleriyle uyum sağlamalı; yani yargıların biri etken diğeri edilgen olamaz. (Çatı uyuşmazlığı)
Örnek: Okunup özetleyecek.(yanlış) (okuyup özetleyecek / Okunup özetlenecek) (doğru )


36. Anlam belirsizliğine yol açacaksa tamlayan zamir düşemez.

Örnek: Resmini gördüm. (senin mi onun mu?)


37. Virgülün veya noktalı virgülün gerektiği halde kullanılmaması anlam belirsizliğine dolayısıyla anlatım bozukluğuna yol açar.

Örnek: Sinema, tiyatro ve romanı da etkiledi. (sinema; …)


38. Nesnenin gereksiz kullanılması, nesnenin gerektiği halde kullanılmaması, ortak olmayan nesnenin ortak kullanılması birbirinden farklıdır.

Örnek: Arkadaşları aradım ve onları buldum. (gereksiz)
Onun fotoğraflarına baktım ve özlediğimi anladım. (ve onu…eksik)
Şarkıcının sesini beğenmedim ve dinledim. (Ortak değil: Şarkılarını dinledim.


39. Yönelme, bulunma, ayrılma anlamlarıyla üç ayrı dolaylı tümleç vardır. Özellikle sıralı cümlelerde bunları ayrı ayrı kullanmak gerekebilir.

Örnek: İzmir’e uçakla gitti, otobüsle döndü. (oradan)


40. Deyimleri anlam çerçeveleri dışında kullanmak, deyimlerin kalıplaşmış yapısını değiştirmek anlatım bozukluğuna yol açar.

Örnek: Korkudan elimiz böğrümüzde kalmıştı. (korkudan değildir; çaresizliktendir…)


41. Eşgörevli sözcüklerin ortak ek kullanması anlatım bozukluğuna yol açmaz.

Coşku uyuyor, Doğan çalışıyordu. (doğru)

Hiç yorum yok: